4 Mayıs 2007 Cuma

Dönersen ıslık çal

Düşleri en derine bırakıp, güneş serdim sabahlarıma.. Zamansız ve mevsimsiz bir sancıdan geldim, geceye inat ayışında saklı sırlar büyüttüm.. Bir ipek böceği kadar dik başlı artık yüreğim, hiç olmadığı kadar.. Gözlerimde zemheri çığlıklar, avucumda hep bi hüzün rengi.. Böyle bir şey işte gözlerimle yüreğim arasındaki o ince çelişki.. Altı üstü düşlerimin cebine yüreğimin ellerini koyarak yürüdüğüm yollar, kendini yazan senaryolar, kırk yaş üstü kahveler ve tek kişilik senaryolar şahit hangi gerçeğin, yalandan daha inandırıcı olduğuna.. Ama yine de bir şey var mevsim normallerinin üstünde yüreğime şiddetle yağan.. Bir yokluk sonrası ellerimden kırıp dökülen.. Yalandan dolandan öte, vuran ve kıran.. Her neyse..
“dönersen ıslık çal
geldim deme
ben anlarım geldiğini
bi tek ben anlayim ..
dönersen ıslık çal
postacı kapıyı iki kere çalar
sen de geldiysen üç kere vur”

Hiç yorum yok: